Akılcıl İlaç Kullanımı (AİK) kavramının ne olduğunu anlayabilmek için, öncelikle “ilaç” kavramının ne olduğu üzerinde durmak gerekir. Ancak, gerek ilacın tanımı ve gerekse AİK, bu kısa yazıda ayrıntılı bir biçimde ele alınamayacak kadar derin konulardır. O nedenle, yazımda, en önemli noktaları vurgulamaya çalışacağım.
İlaç, aktif bir moleküldür. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ilacı şu şekilde tanımlamaktadır: “Fizyolojik sistemleri yada patolojik durumları, alanın yararı için değiştirmek yada incelemek amacıyla kullanılabilen bir madde.” Farmakoloji açısından ilaç, yarattığı etkiler ile vücuttaki homeostatik dengeleri değiştiren ve bu sayede hastalıkları tedavi eden kimyasal madde veya madde karışımları olarak tanımlanabilmektedir.
Her ilacın yan etkisi bulunmaktadır. Yan etkisiz ilaç yoktur. Yan etkileri olduğu için ilaçlara olumsuz yaklaşmak, “asla ilaç kullanmamak” yada “ilaç kullanmayı reddetmek”, en kibar deyimiyle, bilgisizlik ve şımarıklıktır. Ayrıca tam tersine, en küçük bir semptomda kendi aklına göre ilaç kullanmak da, bir o kadar bilgisizlik ve akılsızlıktır! Hele hele, kendisine iyi geldiği yada gelmediği için eşe-dosta-komşuya-arkadaşa ilaç önermek / önermemek, akılsızlığın, vurdumduymazlığın ve sorumsuzluğun en tehlikeli halidir.
İlaç, tedavinin sadece bir bölümüdür. Tedavi sanatı, o kadar kapsamlıdır ki, bu sanatın içinde sadece ilaca odaklanmak, aslında yalnızca o tedaviyi değil, aynı zamanda o tedaviye karar veren doktorun öğretim ve meslek yaşamları boyunca edindiği tüm bilgi, birikim ve deneyimlerini de yok saymaktır.
İlaçlar ve tedaviler, "yarar/risk oranları değerlendirilerek", uzun bilimsel araştırmalar sonucu onaylanır, insan kullanımına sunulur. İlaçların, ruhsatlandırılıp insan sağlığı için kullanıma sunulmasından sonra da takipleri sürdürülür; hem de çok daha kapsamlı bir şekilde!
O zaman yapılacak şey nedir? İlaçları “akılcıl” kullanmaktır!
Akılcıl İlaç Kullanımı kavramı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1985 yılında, şu şekilde tanımlanmıştır: “Hastaların, kendi klinik ihtiyaçlarına uygun ilaçları, kendi bireysel gereksinimlerini karşılayacak dozda, yeterli bir zaman dilimi için, hasta ve toplum için en düşük maliyetle almaları.”
DSÖ’nün AİK’i tanımlamasının ardından pek çok ülke, AİK ile ilgili daha fazla çalışma ve uygulama yapılması konusunda fikir birliğine varmıştır.
DSÖ’nün AİK tanımında altı çizilen nokta, ilaçların fazla/az kullanımının ve tedaviye uyumsuzluğun yok edilmesidir.
Bu durumda, “akılcıl olmayan ilaç kullanımı nedir?” sorusuna verilecek kısa yanıt, ilacın yukarıdaki tanımla uyuşmayacak şekilde kullanımıdır. Tüm dünyada kullanılan ilaçların %50’sinden fazlası akılcıl olmayan biçimde reçete edilmekte, dağıtılmakta ya da satılmaktadır. Hastaların da %50’si ilaçları doğru şekilde kullanmamaktadır. Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri temel ilaçlara ulaşamamaktadır. Bu bağlamda akılcıl olmayan ilaç kullanımı (AOİK) şu başlıklar altında özetlenebilir:
1986 yılında toplanan 39. Dünya Sağlık Meclisi, ülkelere, bir “Ulusal Tıbbi İlaç Politikası” oluşturma ve uygulama çağrısında bulunmuştur. Böylece, AİK, DSÖ’nün de vurguladığı şekilde, “Ulusal Tıbbi İlaç Politikası” programlarında, diğer 13 eleman ile birlikte yer almaktadır.
Ulusal sağlık bütçelerinin -40’ı ilaçlara harcanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ilaçların yarısından fazlası, gelişmiş ülkelerde de ilaçların önemli bir miktarı ve özellikle de antibiyotikler, akılcıl olmayan biçimde kullanılmaktadır. Bütün bunlar, zaten kısıtlı olan kaynakların israfına yol açmaktadır. Bu nedenle, DSÖ öncülüğünde, çeyrek yüzyılı aşkın süredir AİK’i teşvik etmeye yönelik çeşitli girişimlerde ve uygulamalarda bulunulmaktadır. Bu arada, DSÖ’nün 22 Mart 2007 tarihinde toplanan 60. Dünya Sağlık Meclisi sonrasında düzenlediği AİK ilerleme raporunun 7. maddesinde de dikkati çektiği üzere, akılcıl olmayan ilaç kullanımı ve bunun zarar veren/verecek sonuçlarının artması güçlü bir olasılıktır.
DSÖ, AİK’i desteklemek için şu temel 12 anahtar maddeyi savunmaktadır:
Yine DSÖ, 2011 yılında yayınladığı raporunda da, 2002 yılındaki raporuna göndermede bulunarak, AİK’in özendirilmesi, bunun için bir ulusal programın gerekliliği ve eğitim konularına vurgu yapmıştır.
Akılcıl ilaç kullanımı uygulamaları, genellikle, gelişmiş ülkelerde ulusal ilaç politikaları çerçevesinde uygulanmakta ve göreceli olarak daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Ülkeler ya da bölgeler düzeyinde arzu edilen hedeflere tam olarak ulaşılamamış olması, AİK uygulamalarının başarısız olduğu yolunda değerlendirilmemesi gerekir. AİK ile ilaç ve tedavi harcamaları, sağlık hizmetlerinde kaliteyi düşürmeden azalmakta, hastalık (morbidite) ve ölüm (mortalite) oranı azalmakta; hastanede yatış süreleri kısalmakta; zaten kısıtlı olan insan kaynakları daha ekonomik ve kaliteli biçimde kullanılabilmektedir. Bu nedenle, AİK konusu ve ilerlemesi üzerine yapılacak kapsamlı araştırmalar ve karşılaştırmalar, eğitim ve alt yapı geliştirme çalışmaları son derece anlamlı ve yararlıdır, böyle olmayı da sürdürecektir. Elbette bütün bu aktivitelerin yürütülebilmesi ve sürdürülebilirliği için ilgili kurumların yeterli mali kaynak ve iş / insan gücünü ayırmaları gerekir.
İlaçların akılcıl kullanılması konusunda biz doktorlar, kendimize çuvaldızı çoktan batırmış durumdayız... Ancak, siz sevgili hastalar, sizler de lütfen iğneyi kendinize batırınız. Bizler, dilimizde tüy bitene kadar, bıkmadan usanmadan, sabırla anlatacağız size ilaçların akılcıl kullanılması gerektiğini ve akılcıl ilaç kullanımının ne demek olduğunu...
Yazıda geçen “akılcıl ilaç kullanımı” kavramındaki “akılcı” terimi yerine “akılcıl” sözcüğünü, Türk Farmakoloji Derneği’nin Klinik Farmakoloji Çalışma Grubu’nun 19 Ekim 2011 tarihinde Eskişehir’de düzenlediği ve "Akılcıl İlaç Kullanımı" (AİK) temasının işlendiği 5. Klinik Farmakoloji Sempozyumu’nda, ilk kez ben kullandım. Sempozyum’da yaptığım konuşmanın başlığı da, "Dünyada Akılcıl İlaç Kullanımına Genel Bir Bakış" idi... (1)
Sempozyum sırasında yapılan tartışmalarda, "akılcıl" teriminin destek görmüş olması, kuşkusuz, beni fazlasıyla memnun ve mutlu etti. O kadar ki, farmakoloji ve klinik farmakolojide tartışmasız "otorite" olan Sayın Prof. Dr. Oğuz Kayaalp hocamız, bu terimi değerli bularak, "Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji" kitabının 2012 yılında yapılan 13. baskısını yeni bir başlıkla yayımladı. Bugüne kadar kullandığı "Rasyonel" terimi yerine, "Akılcıl" terimini seçti (Akılcıl Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji). Kavramın temel bir yapıtın başlığında kullanılması, beni hem duygulandırdı ve sevindirdi, hem de “akılcıl” teriminin benimseneceğine ilişkin umutlarımı artırdı. Çok daha önemlisi, yeni önerilerde bulunma konusunda da beni yüreklendirdi.
Bu vesileyle sayın Hocamız Prof. Dr. Oğuz Kayaalp’i bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyorum.
Not: Bu yazı, Pr S. Ezgi Gülmez’in AİK konusunda yayımlanmış İngilizce ve Türkçe makalelerinden derlenmiş, kısa bir özettir. Yazının içeriğinin tamamı yada bir kısmı, değiştirilmeden ve kaynak gösterilerek paylaşılabilir.
Kaynaklar:
1. Gülmez SE. Dünya’da Akılcıl İlaç Kullanımı Uygulamalarına Genel Bir Bakış. Türk Farmakoloji Derneği Klinik Farmakoloji Çalışma Grubu Elektronik Bülteni 2012; Ocak sayısı. http://www.tfd.org.tr/kfcg/ebulten/55_2_ezgi_gulmez_yazi_55.pdf
2. Gülmez SE. Dünya Genelinde Akılcı İlaç Kullanımı* Uygulamalarına Bakış. Türkiye Klinikleri Farmakoloji Özel Dergisi 2015; 3(1): 34-44.
3. Gülmez SE. “Akılcı İlaç Kullanımı Uygulamaları: Dünya Coğrafyasına ve Avrupa Birliği Üyesi Dört Ülkeye Genel Bakış.” Örneklerle ‘Akılcı İlaç’ Uygulamaları. İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği Yayınları, Ed. Prof. Dr. İsmail Balık, Mart 2015.
Pr Sinem Ezgi GÜLMEZ – Akılcıl İlaç Kullanımı, 19 Ekim 2016