Tıp Nedir? -1

“Tıp” Nedir? - 1

Eleştirilerin zaman zaman gündeme gelmesi ve hatta kimi zaman doruğa çıkması, bazen de ne yazık ki acınası bir hale getirilmeye çalışılan “tıp yetersiz kaldı” söylemleri üzerinedir “Tıp Nedir?” başlıklı yazı serilerim...

Tıp, Türk Dil Kurumu (TDK) Sözlüğünde, şu şekilde tanımlanıyor: “Hastalıkları iyileştirmek, hafifletmek veya önlemek amacıyla başvurulan teknik ve bilimsel çalışmaların tümü, tababet.” Tababet de şu şekilde tanımlanıyor: “Tıp Sanatı, hekimlik.”

Farklı kaynaklarda, sözlüklerde yada Dünya Sağlık Örgütü gibi ciddi sağlık otoriteleri tarafından yapılan ve genelde birbirine benzeyen “klasik” sayılabilecek Tıp tanımlarından ziyade, Tıbbı, “insan odaklı” “bilimsel ve sanatsal bir varlık” olarak ele almak istiyorum...

Bilim olarak Tıp

Tıp, pozitif bilimdir. Tıp, kanıta dayalıdır (Evidence-based Medicine). “Hastalık”ları değil, hastaları tedavi eder. Tedaviyi de, rastgele değil, bilimsel araştırmalara ve kanıta dayalı, kabul edilmiş, güncel tanı ve tedavi yöntemlerini kullanarak yapar.

Modern Tıp, bilgisini, enternasyonal düzeyde kabul görmüş, bilimsel etik ve ilkelere bağlı kalarak yapılmış kaliteli bilimsel araştırmalarla elde edilen ve doğrulanan sonuçlarla genişletir, büyütür, sağlamlaştırır. Tıp, her bilim gibi, durağan değildir; sürekli gelişmekte, genişlemekte, ilerlemektedir..

Tıbbın alternatifi yoktur. Kimi zaman kullanılan “alternatif tıp” kavramı doğru değildir. Bununla söz konusu edilmek istenen, “Tamamlayıcı ve Geleneksel Tıp Yöntemleri”dir, ki bu konu da başka bir yazıda ele alacağım bir konudur. Altı çizilmesi gereken önemli bir başka nokta da şudur: Tıp, “geleneksel” tedavi yöntemlerini tamamen reddetmez. Ancak, geleneksel tedavi yöntemlerini de araştırmadan, yarar/risk oranına bakmadan, hastaya/kişiye iyi geleceğine emin olmadan, onu sağaltacağına inanmadan kabul edip uygulamaya da geçirmez. Çünkü Tıp, bir bilimdir, odağı “İNSAN”dır, insanın kendisidir.

TDK sözlüğündeki Tıp tanımında, “hastalıklar”dan söz ediliyor, ama neler olabileceği konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmiyor. Oysa Tıp biliminde, “hastalık yoktur, hasta vardır.” Tıbbın felsefesidir bu yaklaşım. Tıbbın kapsamında sadece hastalıkları, daha doğrusu hastayı iyileştirmek, hafifletmek yada önlemek yoktur. Bireyin bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak var olan iyi olma halinin yani sağlığının tam olarak korunması, daha da iyileştirilmesi için de uğraşır Tıp.

Hastayı sağlıklı durumuna getirmek ve sağlıklı halini korumak için, “tedavi” yöntemlerini kullanır Tıp. Tedavi yöntemleri, hastanın durumuna göre değişir, buna hekim ve hasta birlikte karar verirler, hatta kimi zaman farklı uzman hekimlerden oluşan Konsey kararları ile hastaya uygulanacak en uygun tedavi yöntem(ler)i belirlenir. İlaç, tedavinin sadece bir bölümüdür. Tedavi, aslında o kadar kapsamlıdır ki, bu kapsamın içinde sadece ilaca odaklanmak, o tedaviyi ve o tedaviye karar veren hekim(ler)in bilgisi, birikimi, deneyimini küçümsemek hatta yok saymaktır.

Sanat olarak Tıp

Bir sanat olarak Tıp, sürekli güncellenmesi gereken bilimsel bilginin, deneyimle, ustalıkla ve beceriyle uygulanmasıdır. Kısaca, “klinik his” tir. Hekim; bütün tıbbi bilgisini, becerisini, deneyimini o kişi yada hasta için en uygun, en yararlı, en sağlıklı olacak şekilde uygulamadan önce klinik olarak hisseder, hissetmelidir. Ancak bunun üzerine seçimini yaparak kararını verir. “Klinik his”, Tıp biliminin “insan” odaklı olmasının doğal ve kaçınılmaz sonucudur, gereğidir.

Tıp Fakültesi birinci sınıfa başladığımız ilk günden itibaren Fakülte ve uzmanlık eğitimlerimiz süresince, bütün Hocalarımız bizlere şu öğüdü verdiler, hatırlattılar: “Klinik hislerinizi geliştirin. Hasta daha kapıdan girerken neyi olabileceğini anlamaya, hissetmeye çalışın... Hastayı, bir bütün olarak ele alın.. Tıp bilgileriniz ancak bu şekilde en iyi biçimde hastaya ve size hizmet edebilir.”

Sevgiyle....

Tıp, pozitif bilimdir ve bilim ve sanatın birlikte uygulama alanı bulduğu bir disiplindir. Bu iki özellik, birbirinin “onsuz olmaz” koşuludur.

Kimi zaman gündeme gelen haklılık payı olan, ama aslında mesleğin “uygulanması”ndan kaynaklanan hatalar, yanlışlar, eksiklikler elbette eleştirilebilir. Ancak uygulama hataları ve eksiklikleri, koca bir Tıp bilimine mal edilmemeli, Tıp biliminin yanlışı, eksiği, hatası olarak anlaşılmamalı, yorumlanmamalı, sunulmamalı ve aktarılmamalıdır. Tıp biliminin bu kadar kolaycı bir yaklaşım ve üslupla kötülenmesi kabul edilemez.

Tıp Bilimini ve Tedavi Sanatını acımasızca eleştirmeden önce, bu iki kavramın ne demek olduğunun araştırılması, anlaşılması ve özümsenmesi gerekir.

İnsanoğlu var olduğu sürece, Tıp da var olacaktır. Tıp, insanoğlunun sağlık ve yaşam kalitesini yükseltmek için vardır ve var olmayı sürdürecektir.

Saygılar, selamlar,

Pr Sinem Ezgi Gülmez

Not: Yazının içeriğinin tamamı yada bir kısmı, değiştirilmeden ve kaynak gösterilerek paylaşılabilir.